- Mart 28, 2022
- Yayınlayan: Onur DİKMENLİ
- Kategori: Köşe Yazıları
İşletmecilik
Endüstriyel verimliliği arttırmayı kendisine amaç edinen F. W. Taylor, 1911 yılında “Bilimsel Yönetimin İlkeleri ( Principles of Scientific Management )” isimli çalışmasını yayımlamak suretiyle ( o dönem için ) işletmecilik biliminde önemli bir aşama kaydetmiş oluyordu. Taylor’a göre Bilimsel usuller ile yapılacak çalışmanın sonucunda daha verimli olunulacak, daha iyi sonuçlara ulaşılabilecekti. Taylor açısından çalışanların yapmış olduğu gereksiz faaliyetler önlendiği, yapılması gereken faaliyete göre uygun ekipman kullanıldığı ve yapılması gereken faaliyete göre uygun eleman seçildiği takdirde işyerinde verimlilik de artacak idi. Artan verimlilikleri ile çalışanlarda günlük 1,15 $ olan ücretlerini 1,85 $’a çıkarmış olacaklardı.
F.W. Taylor’ın çalışmalarını takiben M. Weber ve H. Fayol’un da önemli katkılarda bulunduğu ve Klasik Yönetim Yaklaşımı olarak bilinen dönem, insan unsuru dışındaki ögelere gereğinden fazla dikkat edilip “insan” üzerinde yeterince durulmaması konusunda ağırlıklı olarak getirilen eleştiriler ve verimlilik artışı için sadece kurallar ile makinelerin kullanımının yeterli olmadığını ortaya çıkartan HAWTHORNE Araştırmaları sonucunda ulaşılan bilgiler ile zaman içinde tarihteki yerini almıştır.
Zaman zaman belirli alanlarda, konularda fikirlerine başvurulmakla beraber Klasik Yönetim Yaklaşımı günümüz koşullarında geçerli olan konjonktürel ve bağlamsal gelişmelere cevap veremediği için yaygın olarak kullanılmamaktadır. İnsan unsurunun ön plana çıkması, kültürel ve toplumsal ögelerin işletmecilik alanında dikkat edilmesi gerekenler listesine üst sıralardan girmesi 21. Yy’ın, ilk çeyreğini sonlandırmaya doğru ilerlediğimiz şu günlerde daha belirgin hale gelmiştir.
Hernekadar F. W. Taylor, 20. Yy’ın başlarında işletmecilik konusunda endüstriyel verimliliği arttırmayı hedeflediği fikirlerini kamuoyu ile paylaşmış ise de, Taylor ile yakın tarihlerde ABD’de ( konunun uzmanlarınca ) işletmeciliğin sadece endüstriyel verimlilik artışı ile sınırlandırılamayacağı, başka unsurlarında ele alınması gerektiği belirtiliyordu.
Daniş NAVARO’nun “ŞİRKET” isimli kitabında da[1] belirtildiği üzere;
Harvard Business School’un ilk Dekanı Edwin Gay, 1909 Haziran ayında, bir arkadaşına hitaben yazdığı bir yazıda, şirket yöneticiliğinin önemini ve okulun vizyonunda bu kavramı nasıl algıladıklarını şu sözlerle açıklamaktadır:
İşadamları sürekli bana “işletmecilik” öğretemeyeceğimizi söylüyorlar. Onlara canıyürekten katılıyorum; biz, işadamlarının genel olarak rutin yöntemleri bilmeleri anlamında ya da senin bahsettiğin gibi, genç adamlara “para kazanmayı” ya da “rakiplerinden en iyi şekilde faydalanmayı” öğretmek anlamında işletmecilik öğretmeye çalışmıyoruz. İşletmeciliğin de bilim olduğuna inanıyoruz ve özellikle bu bilimi inceleme ve geliştirme göreviyle ilgileniyoruz. Genç işadamlarının ufkunu genişletmenin yanısıra onlara daha kapsamlı işadamları… daha iyi vatandaşlar ve kültür adamları olmalarını sağlayacak bilgi donanımını ve ilkeleri sunmayı hedefliyoruz.
1908 yılında kurulmuş olan Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin Dekanı, işletmecilik’ten ne anladığını ve neyi anlatmaya çalıştığını arkadaşına yukarıdaki gibi ifade etmeye çalışırken Harvard Üniversitesinin o dönemki Rektörü Charles W. Eliot[2], üst düzey işletmeciliği ciddi bir entelektüel meslek olarak gördüğünü şu şekilde ifade ediyormuş;
Üst düzey işletmecilik; yabancı dil, ekonomi, sanayi örgütlenmesi, ticaret kanunu bilgisi, kaynaklar ve farklı ülkelerin alışkanlıkları gibi konularda kapsamlı okumalar gerektiren, son derece entelektüel bir mesleğe dönüştü.
114 yıl önce kurulan Harvard İşletme Fakültesinde, kuruluş esnasında, geçerli olan “işletmecilik” anlayışı aradan geçen zaman zarfında Wall Street’in önem kazanarak günümüzde geldiği aşamada, bağlamda ne kadar geçerlidir tam olarak bilemeyiz. Bununla birlikte sadece dört duvar içine odaklanarak özünde insan olmayan, dış çevre koşullarına dikkat etmeyen işletmecilik anlayışının da günümüz koşullarına tam olarak cevap verebildiğini de söyleyemeyiz.
[1] NAVARO Daniş, “ŞİRKET”, Remzi Kitabevi, İstanbul – 2020, sa:27 – 28
[2] NAVARO D., a.g.e.