Krizi Fırsata Çevirmek

Onur Dikmenli

Doç. Dr. Onur DİKMENLİ

İÜ Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi

Krizi Fırsata Çevirmek

2019 yılının son günlerinde aramıza katılmış olan ve aramızdan ayrılıp ayrılmayacağı eğer ayrılacak ise  bu ayrılığın ne zaman ve nasıl olacağı belli olmayan COVID–19 virüsü sayesinde, dünya, önemli bir değişim yaşamaya başlamıştır. 10 Mart 2020 Salı gününü 11 Mart 2021 Çarşamba’ya bağlayan gece yarısı ülkemizde de ilk COVID-19 virüsünün görüldüğünün açıklanmasıyla bu değişimi ülkemizde de hissedip yaşamaya başlamış durumdayız.

Kimi kişisel gelişim uzmanlarınca “kriz” bazı şeylerin eskiden olduğu gibi olamayacağının/değişmesi gerektiğinin işareti olarak da algılanır, kabul edilir. Yeni duruma alışabilmek için ilk 21, bazılarınca da 90, gün önemli olarak kabul edilir. 90 haftaya yaklaşan COVID–19 ile olan birlikteliğimizin geçmişine baktığımızda “yeni” olan şeyler “alışıldık” olmaya da başlamış olabilir.

Gündelik hayatımıza baktığımız da, ülkemizde, her gün ortalama 200 kişinin COVID–19 sebebiyle aramızdan ayrılması ve aşılama oranlarında yaz dönemindeki hızın altında kalınması (ki DELTA vb. yeni varyantlar ile toplumsal bağışıklık olarak %75 olarak kabul edilen genel aşılanma oranının yeni durum ile %90 olarak değiştiğini belirten uzmanlarda bulunmaktadır) “yeni” durum karşısında gereken değişimi yapıp yapmadığımız tartışılır bir konumdadır.

Winston Churchill’e atfedilen “hiçbir zaman iyi bir krizi boşa harcama” sözünün önemi de bu bağlamda daha iyi anlaşılıyor. İlaç şirketleri açısından, 1 yıl gibi, oldukça kısa denilebilecek bir zaman da aşının geliştirilmiş olması ve antiviral ilaç konusunda hızlı bir gelişmenin katedilmesi krizin boşa harcanmadığının (ki ilgili şirketlerin piyasa değerlerini ele aldığımızda) bir göstergesi olabilir belki de. Gerçi proaktif davranma konusunda (2008 krizini öngörüp öngöremediği tartışılan FED’in eski başkanlarından ve özel kanun çıkartılması suretiyle görev süresi uzatılan Alan Greenspan, USD’nin değerini belirlemek için 14000 veriyi izlediklerini belirtmişti bir röportajında) ilaç  şirketlerinin FED gibi bir araştırmanın/takibin (insan vücudunu iyileştirmek ile para piyasaları birbirlerinden oldukça farklı alanlardır) içinde olup olmadıklarını kesin olarak bilinmemekle birlikte 2003 yılında açığa çıkan SARS ve 2012 yılında açığa çıkan MERS salgınlarının koronavirüs ile akraba olmaları BIG PAHARMA olarak da bazı çevrelerce bilinen şirketler için değişimi görerek krizi boşa çıkarmama konusunda bir fırsat yaratmış olabilir belki de.

Salgının başlangıcından günümüze kadar geçen zamanda, sosyal mesafe amacıyla kişisel temasın azaltılmasına yönelik çalışmalardan dolayı e–ticaret başta olmak üzere teknoloji kullanımımızın artmasıyla teknoloji şirketlerinin piyasa değerlerindeki değişim, krizin e–ticaret ve teknoloji şirketlerince de boşa harcanmadığının bir göstergesi olabilir. Ki bu bağlamda ülkemizde faaliyet gösteren  e–ticaret şirketleri arasında ilk “unicorn” ve “decacorn” şirketlerin çıkmış olması krizin boşa harcanmadığının önemli göstergelerindendir.

İlk “unicorn” ve yabancı ortak/sahiplik olmakla birlikte ülkemizde faaliyet göstermesi sebebiyle kamuoyunca “bizden” olarak görülen ilk “decacorn” şirketlerimizin başarılarına ulaşmadaki önemli unsur dağıtım alanına verdikleri önem/değer olmaktadır. Doğru ürünün, doğru kişiye, doğru miktar, doğru adres ve doğru zaman da ulaşması için Tedarik Zinciri Yönetiminde gösterilen başarı ülkemizden de “unicorn” hatta “decacorn” sınıflamasına giren şirketlerin çıkmasını sağlamıştır. COVID-19 Salgını ile karşı karşıya kalmak durumunda olduğumuz, e–ticaret şirketlerince, krizin boşa çıkmamasında Tedarik Zinciri Yönetimi ve Lojistik önemli olmuştur. Eve kapanmaların olduğu zamanlarda kapımıza kadar gelen motokuryeler sayesinde kargo taşımacılığının önemi artmıştır. Uzaktan Çalışma Yönetmeliğinin 10 Mart 2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girmiş olması, ülkemizde de, önümüzdeki dönem için teknoloji kullanımını ve e–ticaret hacminin artacağının öncü bir işaretidir. Bu bağlamda COVID–19 krizini boşa çıkarmak istemeyen şirketler için “lojistik” önemli bir avantaj yaratabilmektedir.