Pandemi döneminde Lojistik

Atilla Yıldıztekin

Atilla YILDIZTEKİN

Tedarik Zinciri ve Lojistik Yönetim Danışmanı

Pandemi döneminde Lojistik

31.12.2019 tarihinde bütün dünyada, yılbaşı hediyesi gibi ortaya çıkan, Çin’de Vuhan kentinde adı konulan, Covid-19 salgını, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra, 10 Mart 2020 tarihinde, gece yarısı yapılan açıklama ile Türkiye’ye de gelmiştir. Hastalığın adını da virüsün bir taç şeklinde olmasından dolayı Corona (Taç ) olarak belirledik.

Corona krizinin bütün dünyaya yayılacağı, virüs haberini aldığımız günden beri öngörülen bir olaydır. 2.5 aylık süre içinde ülkemizde tedbir alımında gecikilmiştir. Ardından çok katı tedbirler alınmaya başlanmış, İnsanlar evlerine kapatılmış, İşlerinden ve gelirlerinden yoksun bırakılmış, dükkanlar kapatılmış, tüketim minimum seviyeye çekilmiş. Üretim yapan fabrikalar kapanmış, ihracat ve ithalat durmuş, mal hareketi sıfıra yakın hale gelmiştir. Türkiye’de başta devlet olmak üzere; tüm özel sektör firmalarımızda da böyle bir kriz halinde neler yapılması gerektiği hakkında bir kriz senaryosu bulunmamaktadır. Hepimiz tedbirsiz yakalandık. Lojistik sektörü de bu hazırlıksız yakalananlardan biridir.

Her krizin bir Yin ve Yang etkisi olduğu bilinmektedir. Bazı sektörler gerilerken, bu gerilemeden bir fırsat ortaya çıkması sonucunda, bazı sektörler de artan iş yükü ile karşı karşıya  kalmışlardır. Corona krizi otomotiv, beyaz eşya, mobilya, tekstil, konfeksiyon, elektronik, turizm, ulaştırma, eğlence gibi sektörleri zor duruma sokarken, hızlı tüketim malları, gıda, ilaç, internet satış firmaları, kargo şirketleri artan talep karşısında ummadıkları, hatta hazır olmadıkları bir iş yüküyle karşılaşmışlardır.

Aradan geçen 1.5 yıllık süreyi zor koşullarla atlatmaya çalıştık. Alışkanlık kazandık ve zaman zaman normalleşme sürecini konuşuyoruz. Ortada bir normalleşme söz konusu değildir. Normalleşme için atılan her adım, bu kriz süresini uzatmaktan başka bir şey değildir. Kontrollü bir iyileştirme uygulaması denilebilir ki, şu an uygulanamaz. Yeniden eski durumumuza dönmek kısa süreli palyatif tedbirlerle sağlanamaz. Önce yıkılan her şeyin yeniden yerine konması gerekmektedir.

Lojistik sektöründe de başlangıçta ihracatın azalmasından dolayı uluslararası kara ve deniz taşıması çok fazla azalmış ve çalışmayan araçların, çalışan elemanların maliyetleri sektöre büyük yükler getirmiştir. Dolar’ın durdurulamaz artışından dolayı artan ihracat, bu kez uluslararası konteyner krizi veya taşıma sürelerinin uzaması nedeniyle; artan kara taşıma fiyatları ile pahalı bir hale gelmiştir. Artan dolar kurunun ithalat maliyetlerinde büyük artışlara yol açacağı, gelecekte sektörlerin büyümesine olumsuz etkileri olacağı, yatırımların azalacağı, yatırımların dönüş sürelerinin uzayacağı bilinmelidir. Şirketlerin finansal durumları da zora girmiştir. Devlet tarafından doğrudan destek verilmemesi, bunun yerine kredi ile yaraların sarılması, sektörün yarınlarını tehlikeye sokmuştur. Gelecekte bu kredilerin geri dönmesi, tüm sektöre bir yük olarak gelecektir. Kanayan yaralar sarılmaya çalışılmaktadır ancak uzuv kayıpları, sakatlıklar için yılların geçmesi gerekmektedir.

Bundan sonra ne olacak dediğimizde, kara nakliyesinde çalışan, küçük ve dar yelpazede iş potansiyeli olan firmalar artık büyük firmalara rakip olamayacaklardır. Onlar için yapılacak en doğru çözüm, büyüklerin taşeronu olmaktır. Spot pazarda kalmak değil, sözleşmeli, iş garantili birlikler yapmalarıdır. Temel işleri depolama olan kuruluşlar ise her ürünü elleçlemekten vaz geçecekler, belli ürün gruplarında depolama yapmak, böylece çalışmalarının verimliliğini arttırmak suretiyle, maliyetlerini düşürmek durumundadır. Depolama yapan kuruluşların yapması gerek bir başka operasyon da, dağıtım hizmetini vermek üzere, dağıtım firmaları ile iş birliği anlaşmaları yapmalarıdır. Böylece müşterilerini birim operasyon maliyetinden çıkartıp toplam maliyet ve hizmet alanına çekmelidirler.

Kargo şirketleri de kriz in başlangıç dönemindeki suni büyümelerini artık yük olarak hissedeceklerdir. Artan hizmet yükünün gerektiği kalitede karşılanamaması, kargo fiyatlarının katlanması sonucunda yoğun kargo hizmeti alan internet üzerinden satış yapan E-Ticaret şirketleri kendi dağıtım ağlarını kurmakla meşguldür. Ulusal kargo şirketleri büyümelerini geri alacak, şişen kadrolarını daraltacaklardır.

Artan enflasyonun ve daralan satın alma gücünün tüketime olumsuz etkileri olacağı da beklenmektedir. Bu durum iç piyasada lojistik hizmetlerin daralacağı mesajını vermektedir. Çözüm, mal hareketinin artmasıdır. Bunun sağlanması da ancak, zorunlu harcamalar dışındaki tüketim harcamalarının yapılabileceği gelir düzeylerine çıkmak ve artan talep üzerine üretimin artması, maliyetlerin düşmesi ile ihracatın artması şeklinde karşımızda durmaktadır.