Türkiye’de ulaşım sistemleri olarak yapım maliyeti en yüksek olan ulaşım modu Demiryolu Taşımacılığıdır. Bunun temel sebebi ise, ülkemizin yer şekillerinin engebeli ve eğimli olmasından kaynaklanmaktadır. Tüm bunlar bir kenara bırakıldığında ise demiryolu taşımacılığının avantajları ön plana çıkmaktadır. Diğer taşıma modlarına göre daha düşük maliyetli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Demiryolu taşımacılığının tarihçesine bakıldığında, ilk olarak maden ocaklarındaki kömürün dışarıya kolayca çıkarılması için kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonralarında hem yurt içi hem de uluslararası taşımacılık operasyonlarında yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Lojistik ve lojistik hizmetleri, demiryolu, denizyolu, karayolu ve havayolu gibi lojistik modlarını içinde barındırmaktadır. Ayrıca tedarik zinciri, depo yönetimi gibi kapsamlı bir planlama ve strateji gerektiren alanları bulunmaktadır. Böylesi geniş bir operasyon ağında, dijital dönüşümün lojistik sektörünü etkilemesi, kaçınılmaz olmaktadır. Lojistik ve taşımacılıkta dijital dönüşüm, sektördeki şirketlerin yeni teknolojilerden yararlanmalarını ve rekabetçi kalmalarını sağlamaktadır. Dijitalleşme ile lojistik sektörünün 2026 yılına kadar 16,445 milyar dolarlık bir değere ulaşacağı tahmin edilmektedir. Biz de bu yazımızda, lojistik sektörünün dinamik yapısına ivme kazandıran dijitalleşme trendleri, dijital dönüşümün önemini detaylı bir şekilde ele alarak lojistikte dijitalleşmenin geleceğine ışık tutacağız.

Yolcuların, yüklerin, ürünlerin ve eşyaların gemilere yüklenerek taşınması işlemine en temel açıklamayla, Denizyolu Taşımacılığı adı verilmektedir. Ülkeler arası gelişen ticari ilişkiler ve küreselleşme ile birlikte artan ticaret hacminden dolayı dünya üzerinde devamlı ticari faaliyetler olmaktadır.

Önceleri denizyolu taşımacılığı için sıkça kullanılan navlun terimi, taşımacılık sektöründeki yenilik ve gelişmeler ile, kullanım alanını genişletmiştir. Karayolu taşımacılığı, havayolu taşımacılığı ve demiryolu taşımacılığı gibi taşımacılık türlerinde de artık navlun terimi oldukça yaygındır. Taşımacılık ve lojistik operasyonlar yapan her lojistik firmasının navlun nedir? Sorusuna verebileceği bir cevap olmalıdır. Navlun kelimesinin İngilizce karşılığı “freight” iken, Türkçe anlamı ise “nakliye bedeli” olarak tanımlanmaktadır.

Ro-Ro kelimesinin anlamı ele alındığında, Roll on ve Roll of kelimelerinin kısaltmasından türediği anlaşılmaktadır. Ro-Ro taşımacılık ise yüklerin gemiler yoluyla bir yerden başka bir yere taşınması anlamına gelmektedir. Bu yükleri taşıyan gemilere de Ro-Ro gemisi adı verilmektedir.

Ro-Ro taşımacılık türünün tarihine baktığımızda, ilk defa feribotlarda kullanıldığını görürüz. Feribotlar vesilesiyle ortaya çıkan bu taşımacılık yöntemi, bir yükün minimum maliyetle taşınmasına olanak sağlamaktadır.

Lojistik; üretim noktasıyla tüketim noktasını ya da daha genel olarak başlangıç noktasıyla bitiş noktasını en verimli şekilde buluşturmayı hedefleyen geniş kapsamlı operasyonlar bütünü olarak tanımlanabilir. Ancak lojistiğin tersine de işleyebilen, yararları son derece kapsamlı olan süreçler de içerdiği, yakın zamana kadar göz ardı edilen ancak günümüzde üreticilerin dikkat etmesi gereken bir gerçek.

Tehlikeli madde taşımacılığı, ekstra özen gösterilmesi gereken bir alandır. Çünkü taşımacılık esnasında yapılan bir hata, büyük ve zarar verici sonuçlara yol açabilmektedir. Bu zararlar, sadece malın kaybından veya zarar görmesinden kaynaklanan maddi veya lojistik süreciyle ilgili olumsuzluklarla sınırlı değildir. Tehlikeli madde taşımacılığının uygun şartlar yerine getirilmeden yapılması, çevreye, doğaya ve insana zarar veren daha büyük sorunlara neden olmaktadır. Ancak yanıcı maddeler veya oksitleyici gazlar gibi pek çok madde, üretimin temelini oluşturan enerjiyi sağlamakta, farklı sektörlerin işleyişindeki ham maddeler olmaktadır. Bu nedenle de bulunduğu noktadan ihtiyaç noktasına tehlike arz etmeden taşınması, her açıdan hayati bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır.